Köşe Yazısı

DUYGU SEFALETİ

Yıllar boyu kök salmak umuduyla; bitmeden tükenmeden, diyardan diyara göçenlere sevgiyle.   Dibe vurmuşluğun pençesinde, keşkelerin ağırlığında;  ne zor bir hastalıktır şu bitmeyen telaş, bir de şu zirvedeki zavallılarla kısır..

DUYGU SEFALETİ

Yıllar boyu kök salmak umuduyla; bitmeden tükenmeden, diyardan diyara göçenlere sevgiyle.

 

Dibe vurmuşluğun pençesinde, keşkelerin ağırlığında;  ne zor bir hastalıktır şu bitmeyen telaş, bir de şu zirvedeki zavallılarla kısır mücadelelerde yaşamak.

Varışların, nefes nefese gelenleri beklemesi gibisizin sevdanız,  siz ancak gözyaşıyla, utançla çizgiye ulaşanları alkışlarsınız,  ipini göğüsleyen bizden çıksa da. Hep zafer sizden mi çıkıyor, ne bu çirkin kibir böyle?

Kendi içinizde başlattığınız kategorilere ayırma oyununda; yüzdürdüğünüz kâğıttan gemiler battıkça duyduğunuz endişeyle,örnek gösterdiğiniz beyninizin “Ben olsam.” Diye başlayan fikirlerini dağıttığınız limanlarda ararsınız unutulan adresleri, asıl kaybettiğinizin sevgi olduğunu hiç bilmeden.Es geçtiğiniz küçük bir çocuğun kalbidir, o dağınık başınızı yerden kaldırmayan. Kaderin merhametine boyun eğmek de ne oluyor,bu muydu en iyi tavsiyeniz? Peki, neydi sizi yoran, küçücük başlardaki asalet tacımı yoksa biletini almaya gücünüzün yetmediği huzur cenneti mi?

Elim elinde düşlerimizi baltalayan sizler; bezgin bitmiş yürüyüşünüzden de belli oluyor ki kaçırdığınız huzur kadar pranganıza halka eklenmiş. Karanlık ışığa ne kadar direnebilirse,evrenin boşluğunda sallanmaya mahkûm asılsız suçlamalarınız da mutluluğun karşısında o kadar kifayetsiz kalır.

Varlığında aldığı nefesi dert ettiğiniz, yokluğunda beyninize kazınan sesleriyle mutsuzluğunuza sebep bulduğunuz,fazla neşeli,fazla enerji dolu,size hep aşırı gelen minik kuşlardan,  bakmaya bile korktuğunuz tarafta hatıralar kaldı; çimlerin arasında unutulmuş çamura bulanmış bir zamanlar dokunmaya kıyamadıkları birkaç oyuncak parçası, küçük bir top, bir araba tekerleği,  sevinçle toplanıp kaybedilmiş renkli kâğıtlar, çikolataya bulanmış kocaman gülümsemeli,ayes yüzler gibi hala sıcaklar.

Kurduğunuz kutsal ittifakta aldığınız hedeften vakti zamanında sizde de birkaç tane yok muydu?  Yoksa sizin gezegende buişi leyleklermi yapıyor?  Bir kavmi yerle bir eden,  veba salgınından bin kat daha etkili olduğuna şahit olduğunuz bir damla mürekkep,şimdi size karşı, bir türlü içinize sindiremediğiniz zihinde can buldu.

İşte sizi korkutan yazı! Zamanı geldi, erinç noktasında sizi yazıyorum. Güneşin batıdan doğduğu gün dahi affedilmeyeceksiniz,  nefes aldığınız sürece gülümsemesine dayanamadığınız suret gözünüzden gitmeyecek,  bu size yeter…

(Geçmişte yazdığım eski yazım bu gün karşıma çıktı.)

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL