Göçün uzun vadede gelişmiş ülkelere olumlu bir yansıması olduğu sıklıkla uzmanlar tarafından dile getirilmektedir. Nitekim gelişmekte olan veya gelişmemiş ülkelerde benzer değerlendirme söz konusu değildir. Türkiye yıllardır 6 milyona yakın..
Göçün uzun vadede gelişmiş ülkelere olumlu bir yansıması olduğu sıklıkla uzmanlar tarafından dile getirilmektedir. Nitekim gelişmekte olan veya gelişmemiş ülkelerde benzer değerlendirme söz konusu değildir.
Türkiye yıllardır 6 milyona yakın mülteci ve göçmene ev sahipliği yaparak göç alan ülkelerin başında yer almaktadır. Her beş kişiden birinin mülteci konumunda olduğu Lübnan ise nüfusuna oranla en çok mülteci barındıran ülke konumundadır. Bir ülkenin vatandaşı olmayan mülteci veya düzensiz göçmenlerin varlığından bahsetmek; o ülkenin ekonomik, hukuki, siyasi ve toplumsal meselelerinin dışında yer alan ancak ülkenin eğitim, sağlık, iş ve barınma imkânlarından yararlanan insanlar anlamlarını taşımaktadır. Bu durumun bir ülke için etkilerini tartışacak olur isek; geçen hafta dünya basınında yer alan haberlerde Lübnan’ın 90 milyar dolar borcuna karşılık 1,2 milyar dolar borç ödemesini yapamadığından iflas ettiğini öğrendik. Her ne kadar bu durum Koronavirüs nedeniyle dalgalanan küresel piyasalar ile ilişkilendirilmiş olsa da ülkenin her türlü sosyolojik, politik ve ekonomik açıları da değerlendirilmelidir.
Jeopolitik konumuyla da Türkiye büyük bir nüfusa ev sahipliği yapmanın ağır maliyetini yıllardır üstlenirken düzensiz göçmenlerin ve mültecilerin güvenliğini sağlamak amacıyla her anlamda destek elini uzatmıştır. Türkiye sınır güvenliği için başlatmış olduğu İdlipharekâtında çok sayıda askerini şehit vermiş, bu konuda sessiz kalan Avrupa’ya karşı ülkesindeki göçmenlere sınır kapılarını açmıştır.
Türkiye’de yıllardır yaşayan düzensiz göçmenler ülkelerine dönme umutlarını yitirince yeni bir ülkede yeni bir hayat kurmak için zengin Avrupa’ya doğru göç etmeye başladılar. Son günlerde yaşanan kitlesel göç hareketleri esnasında Yunanistan, göçmenleri sınırlarından içeri almamak için âdeta savaş verdiği söylenebilir. Düzensiz göçmenler Yunanlar tarafından insan hakları ihlallerine maruz kalmış hatta bu göç yolunda umutları pahasına yaşamını yitirenler olmuştur.
Avrupa Komisyonu veKonseyi’nin yine sessiz kaldığı bu durumda, Avrupa Birliği Yetkilileri kendi çıkarları doğrultusunda Türkiye ile ikili görüşme ve anlaşma taleplerinde bulunmuştur. Temennimiz şudur ki; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin sunmuş olduğu sığınmacı haklarına binaen düzensiz göçmenlere de temel insani standartlara uygun muamele edilmesidir.
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)