Sokaklarda havalar sıcak,soğuk yağışlı demeden üzerinde derme çatma giysileri,sırtında torbasıyla çöp araçlarındaki evsel atıklarını karıştırıp para edebilecek, nafakasına katkı yapacak ürün arayan roman vatandaşlarımızı görürüz. Sabahın erken saatlerinde evinden kalkıp..
Sokaklarda havalar sıcak,soğuk yağışlı demeden üzerinde derme çatma giysileri,sırtında torbasıyla çöp araçlarındaki evsel atıklarını karıştırıp para edebilecek, nafakasına katkı yapacak ürün arayan roman vatandaşlarımızı görürüz. Sabahın erken saatlerinde evinden kalkıp koşar adımlarla mahalle aralarındaki çöp araçlarını dolaşan, bunu düzenli olarak her gün yapan insanlarımıza bazen sokak köpekleri kendi nafakalarına engel olduğu için saldırıda bulunduğuna, onları gördüğünde havladıklarına tanık oluruz.
Yaşamları böyle çileli geçen insanlarımızdır onlar.Bu sağlıksız ortamda ekmek parası kazanma uğraşıları sonucu genç yaşında ihtiyarlar yaşama veda ederler.
Bu iş yapan roman vatandaşlarımızı hallerinden şikayetleri yoktur..Ağır yükün altında olsa da ağzından bir türkü mırıldandığını yanında aynı görevi yapanla derin sohbete daldığını görürsünüz.Bazen yol kenarında çimenler üzerine oturup bulabildiği yiyeceklerle karnını doyurduğuna tanık olursunuz.
Çevreden geçenlere aldırmadan çoluk çocuk karınlarını doyurup işlerine devam ederler.Bazıları okulda olması gereken çocuklarını erken saatte kaldırıp ,işe koyulurlar.
Onlar için en önemli nafaka kaynağıdır çöp konteynırlarına ondan önce .başkaları gelmesin diye erken saatlerde yararlanacakları atıkların çok olabileceği semtlere herkesten önce ulaşmak isterler. Torbasını doldurduğunda ondan mutlu insan yoktur.
Günün nafakasını çıkarmak amacındadırlar,bunu yeterli görüp yarına Allah kerim inancı ile hareket ederler.Roman vatandaşlarımız kanaatkar insanlardır.Zor koşullarda yaşamış olsalar da huzurlu ve mutlu yaşamlarını sürdürürler.Onlar diğer insanlar gibi olur olmaz meseleleri dert edinmezler.
Dünyanın sağlıksız ortamında yaşamalarına rağmen en mutlu insanlarıdır roman vatandaşlarımız.
Tarih boyunca da toplumdan bazen dışlanmalarına rağmen ülkelerine bağlılıklarını ve mutluluklarını müzikle iç içe yaşam tarzlarından vazgeçmemişlerdir.
Toplumların neşe kaynağıdır romanlarımız düğünlerimize ayrı bir güzellik katarlar.
Oyun havaları besteleri onlar tarafından yapılır.
Bir rahmetli çeribaşının dediği gibi romanlar doğdukları zaman anasının kucağında müzik dersi almaya başlar.
Ömür boyu bu alışkanlıkları devam eder.
————————–
DOSTLARIMIZI BİR BİRİ ARDINA RAHMETE UĞURLUYORUZ
Böyle pandeminin yaşamımızı olumsuz etkilediği dönemlerde vefat eden yakınlarımıza son görevlerinde yakınında bulunmamak insana hüzün veriyor.Ölen yakınlarımızı kimsesiz insanlar gibi törensiz toprağa veriyoruz.Farklı hastalığı olanlar da bu mikrobun tetiklemesiyle yaşamlarını daha erken sürede yitiriyor.
Cahit Sıtkı Tarancı’nın “Otuz beş yaş şiirindeki dizelerinde belirttiği gibi:
Yaş otuz beş yolun yarısı eder.-
Uyudun uyanmadın olacak.-
Kim bilir ve kaç yaşında.
Bir namazlık saltanatın olacak.
Taht misali o musalla taşında.
İnsan yaşamı böyle limitli, sınırlı..Bir bakıyorsun ecel kapına dayanmış. Onun için şu ve bu gerekçe bahane.
Çocukluğumuzun Uzunküprü’nün Çavuşlu köyünde beraber geçtiği ilk okul arkadaşım ,emekli öğretmen Muhsin Aykan’ı kaybettik.
Yaşıtlarımız dostlarımız bir bir aramızdan ayrılıyor .
Onları ebediyete uğurluyoruz.
Bu acı haberi duyunca kahroldum .Yokluk içinde geçen çocukluk günlerimiz aklıma geldi.
Keşke o günler tekrar gelse diye düşündüm.Geçen günler zor şartlarda geçse de özlenen günler oluyor.
Sevgili arkadaşıma Allah’tan rahmet dilemenin ötesinde yapılacak bir şey yok.
Nur içinde yatsın,yakınlarına sabırlar dilerim. Bakalım ondan sonra sıra kimde…….
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)