8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle panel düzenlendi…
(Videolu Haber)
Keşan Belediye Başkanlığı 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle 7 Mart 2013 Perşembe günü bir panel düzenledi.
“Kadın ve Aile” Konulu Panel saat 14.30’da Ahmet Yenice Konferans Salonu’nda gerçekleşti. Panele Keşan Belediye Başkanı Mehmet Özcan, siyasi parti temsilcileri, mahalle muhtarları, sivil toplum örgütü temsilcileri ve Demokrasi Platformu üyeleri ile Keşanlı yaklaşık 100 bayan katıldı.
Panel öncesi bir konuşma yapan Keşan Belediye Başkanı Mehmet Özcan, şunları
söyledi. “Yıllardan beri fizik üstünlüğü nedeniyle hep erkek egemen bir toplum yaşamışız. Bu arada kültürlere göre değişen değişik şiddetlerde kadınlarımızın haklarının çiğnendiği, yerinde köle, mal,eşya gibi kullanıldığı fiziki tasarruflara maruz kaldığı bugüne kadarki tarihi süreç içersinde yaşadığımız gerçeklerden. Hele hele hem evinde hem de dışarıda aile bütçesine katkıda bulunmak için ve çalışıyorsanız. O zaman işler daha da başka türlü olur. Negatif ayrımcılıktan tutun fiziki şiddete kadar birçok kötü muamelelere maruz kalmış kadınlarımız. Ama bunu kabahatı da bizlerin yani erkeklerin. İnsanoğlu medeniyetini beraber en üstlere çıkaracaksak biz erkeklere öncelikle kadınımıza kadınlarımıza değer verme mecburiyeti var.Eşit şartlarda çalıştığımız zaman evde işimizi paylaşmamız gerekir.Aşımızı derdimizi paylaşmamız gerekir ki dünya bir bütün olsun. Lafı fazla uzatmadan sıkıntılarınızın sona erdiği, siyasi hayattan iş yaşamına kadar sizlerin daha fazla görev aldığı, daha çok sayılarınızı artarak,iş hayatında, siyasi hayatta sizleri görmek, görevde görmek bizim arzumuz.Olması gereken modern dünyanın arzusu. Şu anda bizim belediye meclisimizde 3 bayan üyemiz var.İş dünyamızda da her geçen gün bayanların sayısı artmakta artacak da.Bundan sonra gerek parlemontada gerek yerel idarelerde bayan üye sayısının daha da artmasını temenni ediyorum.En güzel günler sizlerin olsun.İnsanoğlu medeniyetinin iyi günleri için her şey sizlerin gönlünüzce olsun.Sizlere saygılar sunuyorum. Kadınlar Gününüz kutlu olsun”
Daha sonra panelistler Meryem Gülbudak (Eğitimci), Ayşen Göreleli Kaypak (Yazar) Sevim Korkmaz Dinç (Kadın Yazarlar Derneği Dönem Sözcüsü) ve Figen Kelemer (Edirne Romanlar Derneği Proje Koordinatörü) konuşmalarını yapmak üzere sahneye davet edildiler.
İlk olarak söz alan Sevim Korkmaz Dinç, 2 yıl önce davet edildikleri Keşan’da bugün yine bir 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde bulunmaktan mutluluk duyduklarını belirterek “Bu olanağı bize sağlayan sevgili başkanımıza, başkanımızın eşine ve Kültür Müdürümüz Ayşegül hanıma ve bu organizasyona emeği geçen bütün arkadaşlarımıza teşekkürü borç biliyorum. Bugünkü konumuz Kadın ve Aile olacak. Panelimize sizlerin de sorularınızla katkı vermenizi isteyeceğiz bugün bu salonda.Böylece birbirimizi daha iyi anlayacağız sorunlarımıza daha iyi çözüm bulacağız” dedi.
Ardından söz alan Meryem Gülbudak, bugün kadınlar adına konuşmaktan çok mutlu olduğunu belirterek “Etkinlik afişinizde diyor ki “Söyleyecek Çok Sözümüz var. Değiştirecek Gücümüz Var” ben afişinizi çok beğendim. Dünyanın nüfusunun yarısı kadın. Ama eşitmiyiz, değiliz elbette. Eşitim diyen var mı bilmiyorum ama. Henüz böyle bir olay gerçekleşmedi. Eşit doğuyoruz ama hayat bize o eşitsizliği erkek egemen sistemde, başkanımızda dile getir ya. Başkanımız erkeklerin de bu eşitsizlikte çok büyük payının olduğunu söyledi. Haksız da sayılmaz. Ama o değil tabi sistem de var tabi. Erkek egemen sistem ve erkek egemen iktidar, erkek egemen kültür,erkek egemen inançlar.Bizi böyle o kadar çok sarmalamış ki o yüzden de çok biriktirmişiz. Gücümüzü göstereceğimiz gün bugün arkadaşlar. 8 Mart, hediye alma verme günü değildir arkadaşlar. Bir takım çevreler bunun içini boşaltara , işte Sevgililer Günü gibi ya da başka günler gibi al hediye ver hediye. Bunun arkasında da tabi kar amacı var. Bugün gazeteleri ben gözden geçirdim. Gerçekten 8 Mart’ın bir mücadele günü Kadınların dayanışma günü olduğuna ilişkin inanın bir haber bulamadım. Akşam televizyonlarda da izleyeceksiniz. Kadınların gücünü, söyleyecek çok söz olduğunu ve bir mücadele yürüttüklerini, 8 Mart’ın Kadınların mücadele dayanışma günü olduğuna ilişkin sanmıyorum ki size güzel bir görüntü sunsunlar. Neyi verecekler arkadaşlar.Bir olay çıkmışsa bir mitingde onu verecekler.Açın dizilerle ilgili kadınlıkla ilgili, daha çok kadını aşağılamakla ilgili bol bol 1.sayfa 3.sayfa haberleri görürsünüz ama gerçekten 8 Mart ne. Ne olmuş 8 Mart’ta, niye kadınlar 8 Mart’ı kutlarlar.Bunu gerçekten veren yayın o kadar az ki.ben şu biraz renkli gazete diyeceğim onlar da buna rastlayamadım.Ama ben size anlatacağım merak etmeyin.Belki birçoğunuz da biliyorsunuzdur.Bu bir emek mücadelesi günü. Arkadaşlar tarihçesini çoğu arkadaşım biliyordur. Bundan yaklaşık 150 yıl önce yani 1857 yılında ABD’de Newyork’ta bir dokuma fabrikası var.Burada 40 bin kadın işçi var. Bu kadın işçiler çok zor koşullarda yaşıyorlar.12 saat çalışıyorlar, güçleri kalkmıyor ve çocuklarına bakamıyorlar.Zehir zemberek bir hayat.Bunun için greve gidiyorlar.Hem iş saatinin azaltılması için hem birtakım haklar için. Çok hakkı yok zaten çalışanların yani şimdiki gibi değil. Böyle oy hakkı, eğitim hakkı bunlar yok. Tabi bu grev patronların işine gelmiyor. Kadın ucuz bir işgücü sessiz bir topluluk. Polis sarıyor, yangın çıkıyor ve 129 kadın kilitlenen bu fabrikada yanarak ölüyor.Yani 8 Mart bir emek mücadelesinin günü.Yani kadınların hak aldığı bir gün.Ama mücadele vererek hak aldığı bir gün.1908 yılına yine bir grev.Kadınlar çok büyük grevler yapıyorlarmış arkadaşlar. Bizim ülkemizdeki gibi değil. Türkiye’de çok enderdir kadın grevi. Amerika’da bu grevler 100 yıl öncesinde çok çok büyük etki yaratmış.Tabi erkeklerin,patronların sermayenin etekleri tutuşmuş. Kadınlar uyanırsa kadınlar grev yaparsa, bu kadar hakkı alırsa biz nasıl kar ederiz. Bunun telaşına düşmüşler. 8 saatlik iş günü ve çocuk emeğinin sömürüsüne son vermek için 1908 yılında greve gittiler. Bunlar ne kadar haklı istekler değil mi. 100 yıl önce böyle kazanımlar elde edilmiş. Bu mücadeleyi günümüzde de devam ettirmeliyiz. Kadınlarımızın % 99’u çok zor şartlarda yaşıyorlar. Bu ülkede kadın katliamları var. Önce günde 3 kadın öldürülüyordu 5’e çıktı şimdi de 7’ye çıktı arkadaşlar.Bu ülkenin erkeklerine sesleniyorum yani bunlar bizim kadınlarımız.Başka ülkenin de olsa fark etmez. Dünyada utanç kaynağımız bence” dedi.
Daha sonra yeniden söz alan Dinç, kadın bedeli üzerinden politikalar üretilmeye başlandığına vurgu yaparak “Neden kadınların doğurması gündeme geldi. Biz bunları konuşmuyorduk ki. Biz neyi konuşuyorduk.Kadınların öldürülmemesini konuşuyorduk. Biz kadınların tecavüze uğramamasını konuşuyorduk.Kadınların sesinin kısılmasını istiyorlar.12 yaşındaki bir genç kızımızın okul müdüründen başlayarak o herkesin baba dediği o devlet büyükleri tarafından tecavüze uğradığında bunların cezalandırılmasını istiyorduk. Ama bütün bu mücadelenin önüne hemen kadınlar 5 çocuk doğursun diye bir söylem geliştirildi.Hadi biz bununla mücadele etmeye başladık. Biz istediğimiz kadar çocuk doğururuz derken bir baktık farklı bir şey gittiğiniz her kadın doktorunda her klinikte aybaşı günlerinizde dahil olmak üzere bakanlıkta fişleneceksiniz.Bu nerden çıktı benim aybaşımdan sana ne.Koskoca sosyal devletsin.Senin görevin ülkenin yarısını oluşturan kadınların aybaşı günlerini mi tespit etmek.Onların doğurganlığını mı ölçmek.Neden devlet bir anda kadınların aybaşıları ile uğraşmaya başladılar.Bunlar tesadüf mü? Kendi çocukların bakanlık danışmanı olarak bilmem kaç bin TL maaşlarla , tüm masrafları devlet kesesinden harcanırken neden bizlere geldikleri zaman ötekileştirdikleri izim çocuklarımıza geldiği zaman bir anda bir sürü bahaneler üretiyorlar.Bugün kadın bedeni üzerinden çok büyük oyunlar oynanıyor. Aile kadının hapishanedir. Aile kadının uğradığı tecavüzlerin ve şiddetin saklandığı alandır. Aile devletin 600 küsur TL verdiği asgari ücretle bir kadından 5 çocuğu besle büyüt demenin gizlendiği yer demektir.Aile kadının ezilmesini 12 yaşındaki kızların gelin diye verilmesini, grevlerin yasaklanmasını,iş isteme taleplerinin bile ortaya çıkarılmadığı yerlerdir. Aile devletin mahrem alanlarıdır. Biz bu mahremiyeti ortadan kaldırmadığımız sürece asla kadınların kurtuluşundan bahsedemeyiz” dedi.
Dinç’ten sonra söz alan Figen Kelemer’de,kendisinin Türkiye’nin önemli kanayan yaralarından biri olan çocuk gelinlerden bahsetmek istediğini belirterek “Çalışmalarımızda özellikle Roman toplumunda erken evliliklerin çok yaygın olduğunu, meşrulaştırılmış olduğunu toplumun diğer kesimlerinde de hiç yadırganmadığını farkına vardım.Bu durumun artık kamu kurumlarınca da çok meşru görüldüğünü ve engellenmesi için herhangi bir şey yapılmadığını da fark ettik.Bununla mücadele edebilmek için de geçen yıl bir girişimde bulunduk.Merkezi Ankara’da bulunan çocuklara yönelik ticari ve cinsel sömürü ile mücadele ağına destek olmaya başladık.İki kampanya yürütüyoruz biri 18 yaşından önce kız çocukların küçük yaşta evliğine engel olmak amaçlı “Gelin Göndermeyelim” adlı kampanya ve ikincisi de yine çocuklara yönelik sex turizminin durdurulmasına yönelik bir kampanya , ancak çocuklara yönelik sex turizminin durdurulması ile ilgili kampanya , o kadar kritik o kadar kötü insanların elinde ki bununla mücadele etmek çok zor.Biraz arı kovanına çomak sokmak gibi bir iş.Ama sanırım ilerleyen aylarda bununla ilgili çalışmalara daha da ağırlık vereceğiz.Bugün çocuk yaşta evliliklere değinmek istiyorum” dedi.
Panel de son olarak konuşan da Ayşen Göreleli Kaypak oldu.
Kaypak, konuşmasında kendisinin kadınlarla ilgili olan yazdığı kitaplardan bahsederek, Ailenin kutsallığı düşünülürken kadının bunda yeri ne olmalı vb. gibi konu başlıkları vererek ailelerden gerçek yaşamdan öyküler istediklerini belirterek “Bence sizler de yazmayı deneyin”dedi.
Kaypak daha sonra kendilerine gelen öykülerden de kısaca bahsederek, Keşanlı kadınların da yazmaya devam etmesini istedi.
Son olarak konuşan Sevim Korkmaz Dinç, Keşanlı kadınları son olarak Keşan’da kurulacak Siyaset Okulu’na katılmaya davet etti ve bu konuda Keşan Belediyesi’nin de bu konuda kadınlara destek olması gerektiğini belirtti.
Panelin ardından Keşan Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Ayşegül Arslan Aydın tarafından panelistlere teşekkür edilerek birer buket çiçek hediye edildi.
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)