Köşe Yazısı

Mesleğimden Kopamıyorum

Mesleğimden Kopamıyorum

tahsinyazar

Tahsin ATAİZİ

tataizi@kesanpostasi.com

 

 

 

Gözcü Gazetesi’nden çok değerli dostum olan, vakıflara yakınlığı ve yardımları ile tanışma şansına eriştiğim, şehit babası Hüseyin Avuç’un önerisi üzerine bu yazımı kaleme aldım. Neden mi? Okuyuculardan herkesin eleştirilerine açık olduğum yazılarımda gerek fikir, gerekse sav olarak kullandığım, ifade etmekte zorluık çektiğim, yazamadığım konular olmuştur. Dolayısıyla Genel Yayın Danışmanı Sayın Hüseyin Avuç da sohbetimizde “Ya Tahsin Bey! Biraz da askerlik dışında bir konu yazamaz mısın, yazar mısın?” şeklinde sohbetimiz olunca, aşağıdaki satırlarımda içimi dökmek zorunda kaldım.

Evet mesleğim gazeteci değil. Ancak düşündüklerini açıkça ifade edip söyleyebilmek, doğru bildiğini savunabilmek, yazabilmek…

Hiçbir baskı altında kalmadan yandaş ve yoldaşlara takılıp menfaatler uğruna katılmadan satırlarında haykırabilmek.

Dolayısıyla ben de yazmaya karar verdim…

“Eee e! Arkadaş bugüne kadar neredeydiniz?” demeyin. Zira; bugüne kadar öncelikle mesleğim askerlikti. Emekli bir albay olarak… 32 sene et-tırnak misali…

Belirli kurallar dahilinde her bildiğini, her duyduğunu ve yaşadıklarını değil yazmak ( ailem dahil paylaşmak) söylemek bile askeri hiyerarşiye ve etik davranışlara sığmaz bir kuraldı. Maalesef bu kural kimler tarafından nasıl delindi, deldirildi. Silahlı kuvvetlerin en gizli bilgileri bile adeta kalburdan geçti, yaban ellere bile ulaştı. Özel harp kozmik bürosunun açılması küçük bir örnektir. Sızdıranlar kim? Onları bir asker olarak kabullenemediğim gibi meslek hayatımızda karşılıklı sevgi ve saygıyı ifade eden selamlarına bile inanmıyorum. 
Bilgi sızdırtanlar kim? Onları zaten herkes biliyor. Birisine yapılacak suikast bahanesiyle silahlı kuvvetlerin en mahrem yerine ( adeta kişinin yatak odası kadar gizli-mahrem sayılan) yere girilmesine izin veren kişiler! Sormayın bana, bilinen şeyler bunlar.
Evet nerede kalmıştık. Etik ve hiyerarşik düzendeki kurallara göre; genelkurmayın resmi basın ve halkla ilişkiler dairesi elemanı olsan dahi; kıt’adaki asli görevinle uğraşmış, eğitim, spor, atış ile mütecavize karşı Harbe hazırlık doğrultusunda plan tatbikatları, seminerler, harp oyunları üzerinde çalışmak…
Bu husustaki çalışmalarımız; arz ve teklif olarak sil-sile-i meratip (emir-komuta zinciri) içerisinde olur ki gayet doğaldır askerlikteki disiplin anlayışına göre.
Ancak bazı siviller ne kadar da çok formalite diye bu konu ile ilgili“ Askerlikte mantık yoktur veya askerliğin başladığı yerde mantık biter” yorumlamasını yaparlar. Bu eleştirilere kesinlikle hayır diyorum. Zira tek komutan vardır ama tek başkanlık sistemi yoktur bizim mesleğimizde!..
“Öttürdüğüm düdük, komutanın da dediği dedik değildir bizdeki anlayış.”
Emir komuta, ancak karargah ve karargahın sunduğu teklifler neticesinde KARARa bağlanır ki bu da komutan tarafından (astların-karargahın fikri alındıktan sonra) EMİR olarak astlara iletilir. Astlar da bu emirleri silahı, bayrağı ve namusu için ettiği yemine sadık kalarak ölümü pahasına uygular. Bu da çok doğaldır. Şimdiki tek başkanlık sistemini israrla diretenler ve istekli olanlara bir yorum getiremiyorum.
Bizleri kimse zorla ASKER yapmadı. Bizler kendi isteğimizle asker olduk. Milletimin vergileriyle okuduk, bu günlere getirildik. T.C. devletimizin demokratik,laik düzen içerisinde (asla şahsi menfaatler ve ikbal uğruna değil) T.C’yi koruma ve kollama uğruna ölümüne müdafa etmek, ATATÜRK ilkeleri doğrultusunda gitmeyi şiar edinerek yetiştik, yetiştirildik. ET-TIRNAK misali. Gerek fiziken, gerekse duygu düşünce olarak…
Bizlere taviz vermek yakışmaz. Bu milletin bağrından çıkan halktan kopmayan bir parça olarak ordusunun mensuplarına ölüm pahasına taviz vermek olamaz.
Yalnız bu sevgiyi, inancı sadece ORDUmuza bırakmayalım. Sivil toplum örgütleri, partiler, kamu, halk gelin bir olun, asgari müşterekte birleşin, tek yumruk olun Türkiye menfaatlerinde ayrışmayın, çözümleyin sorunları. Çözümlemez iseniz bizleri çözerler, aman dikkat!
Vatanı sevmek, fikirleri pozitif yoğunlaştırmak sırf ASKERin görevi değil ki. Bakın gezi parkındaki gençleri (marjinal grup ve provokatörler hariç) örnek alın. Bir fikir etrafında nasıl da bir yumruk oldular, nasıl da birleştiler. 
Ancak nafile. Provoke eden ve taş atanlar taşını attı ancak dayağı, gazı, sopayı aydın gençlik yedi. Gençliğimize, gençlerimize ve fikirlerine sahip çıkmaz tehdit ve baskı uygularsak ileride toplumuna ve devletine karşı asi bir geçlik, ıslah olmayan isyankar bir toplum yaratmış oluruz. Adeta pimi çekilmiş bir bomba durumuna getirmiş oluruz toplumu. 
Büyüklerimiz lütfen! Gençlerimize biraz sevgi, şefkat ve anlayış. MUTLU valimiz ve Bülent abimiz gibi değil, sözünün arkasında duran gerçek bir anlayış…
Gelelim sadete: “Eee arkadaş şimdi gazetede köşe kaparcasına sen de bir yer almışsın” demeyin sakın. 
Biz askerler memleketin en ücra KÖŞELERİNDE ailelerimizle, sevdiklerimizle zaman zaman uzak ve hasret gideremeden görevlere koşmuşuz. Bu gazetelerin KÖŞELERİ bize dar mı gelir bol mu?… Bilmiyorum. Takdir sizin.
Zira biz askerler de herkes gibi GÖNÜLLERİNİZİN KÖŞELERİNDE yer almak isteriz. Emekli olsak da emeklemeyen kişiler olarak hiçbir zaman ne gazete ne de başka bir yerde köşe kapmaca meraklısı olmayız, olamayız da… Ancak doğru bildiğini her ne pahasına olursa olsun SAVUNMAK-KONUŞMAK VE YAZMAK yazabilmektir prensibimiz.
Bugüne kadar neredeydik? O zamanlar gazeteci değildik. Zaten bugün de kendimi gazeteci olarak göremiyorum. Zira bu işi gerçekten meslek olarak yapan, doğru sadece doğruyu yazmak uğruna kalemini icabında kırabilen duayen gazeteci arkadaş ve büyüklerimize ayıp olur.
Genel yayın danışmanım ve Genel yayın koordinatörüme söz, bir sonraki yazım askerlik dışı olacak. 
Bu arada belki bir GEZİye çıkabilirim. GEZİ parklarında dolaşabilirim. Ağaçlar ve cıvıl cıvıl öten kuşların sesleri arasında bed ve kart sesimle kuşlara vokal yapabilirim. Bu GEZİme gelmeyi size de teklif edeceğim ama maalesef edemiyorum zira ağaçları keserlerse nerede öteriz, nerede biteriz…
Askerliğimiz de bitmişti ama eğer kesilen ağaçların yerine yapılacak TOPÇU KIŞLASI’na alırlarsa bizleri, Nizam-ı Cedid’in Yeniçeri kışlasında yaraşık düzene de alırlarsa vay halimize. Ne yazarız, ne öteriz… İSTİKAMET … ‘ya marş marş! Nereye mi? Yorum yok.
Sorun değil. Yazmasak da, ötmesek de, parklarda gezmesek de, bu VATAN bizim, hepimizin. Vatanını bizden daha çok seven, sevecek olan gençlik çığ gibi…
Allah hepimizin sonunu hayır etsin diyorum.
Çünkü sözün bitmediği yerdeyiz şu an…

YORUMLAR (6)

  1. Mustafa diyorki:

    Komutanlarımız ve bir çok akil insanlarımız öz ve derin kelimelerle bir deryayı anlatmaya çalışırlar ama insanlar kapasitesi kadar alırlar anlarlar ….Öyle ya: Kişinin ne söylediği değil karşısındakinin ne anladığı önemlidir…Bilinçsiz,Diline Dinine özüne sahip olmayan bir toplum yitip kaybolmaya mahkumdur.Değil Binlerce yıllık tarihini sadece 100 yıllık tarihini ve şahsiyetlerini unutan bir toplumdan hiç bir olumlu şey beklenmez….
    Uyuyan Bu Toplumu Uyandırmak Dilegiyle…..

  2. Kadir diyorki:

    Komutanım bolu komanda tugayı daha sonra cizre de sizle birlikte görev yapmış bir askeriniz olarak siZe uzun ömürler dilerim .Kadir Albayrak 1967 /3 tertip

  3. Ediz diyorki:

    Akıllar mı tutuldu, yürekler mi yoruldu, yoksa gerçek yüzler mi ortaya çıktı…En karanlık gecede bile biraz aydınlık vardır Komutanım, güneşi balçıkla sıvasalar, gündüzü karartmaya çabalasalar bile yıldızlara da ayar çekemezler ya…
    Sevgiler Komutanım.

  4. MUZAFFER diyorki:

    İSTİKAMET … ‘ya marş marş! Nereye mi? Yorum yok.
    Sorun değil. Yazmasak da, ötmesek de, parklarda gezmesek de, bu VATAN bizim, hepimizin. Vatanını bizden daha çok seven, sevecek olan gençlik çığ gibi…
    Allah hepimizin sonunu hayır etsin diyorum.
    Çünkü sözün bitmediği yerdeyiz şu an…

    DOĞRU SÖZE NE DENİR TAHSİNCİĞİM

  5. Salim diyorki:

    Komutanım merhabalar 2000 yılından ısparta dağ komando okulundan askeriniz salim uslu ben acemi birliğim di komutanım o yıllardan bu tarafa sizi taktirle hatırlıyorum ve sizi tanımaktan ötürü çok mutluyum tsk içerisinde sizler gibi kişilerin olduğunu bilmek onur ve gurur verici komutanım. ayağınız çatlak, mosmor ve saatler postalın içerisinde hatırladığım, yürümek yok herkes her yerde koşacak sözleriniz hala aklımda yazılarınızı beğenerek ve merakla takip ediyorum. ellerinizden tüm saygı ve samimiyetimle öpüyorum allaha emanet olun komutanım.

  6. Yusuf DURAN diyorki:

    Komutanım;
    Su yazdıklarınızı okuyunca sizi neden cok sevdigimi ve saygı duydugumu bir kere dah a anladım. Sahsinizda sizin gibi askerligide, insanligi kadar kaliteli degerli komutanlarimin ellerinden binlerce kere opuyorum. ÖLENE KADAR GÖNLÜMÜZÜN EN GÜZEL KÖŞESİNDE Olacaksınız.
    SAygilarimla

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL